Sakarya  - Melen (10 Haziran 2023)

 Giant’ı arabaya yükleyip Cumartesi sabah 05.00 civarı Adapazarı’na doğru yola çıktım. Hedefim Sakarya Nehri ile Melen Çayı arasında pedal çevirerek günübirlik bir antrenman turu yapmaktı. Adapazarı merkezde katlı otoparka arabayı bırakıp 07.00’de pedal çevirmeye hazır hale geldim. Şehir merkezinin sabahın erken saatlerindeki sakin halinde bir yerlerde kahvaltı niyetine bir şeyler atıştırıp yola attım kendimi. İlk durağım şehir çıkışında bir benzinlik oldu. Su takviyesinden sonra Garmin Connect üzerinden çizdiğim rotaya uyarak şehrin dışına çıktım. Rüstemler beldesine gelirken Sakarya Köprüsü’nün üzerinde Sakarya ile bir hatıra fotoğrafı çektirdik. :) Erken saatte işine gücüne gitmeye çalışan insanlara selam vere vere güzel ve serin bir yolda ilerliyordum. Budaklar üzerinden Hanbaba’ya varıp E5(D100) ile buluştum. Ben kavşaktan karşıya geçmeye çalışırken uzakta bir bisikletli gördüm. Sırt çantasından başka bir şeyi yoktu. Yol bisikletiyle oldukça hızlı ilerliyordu. Yetişmek için pedallara asıldıysam da kısa süre içinde yetişemeyeceğimi anladım. O önde ben arkada bir süre pedalladık. Sonra ben durunca gözden kayboldu. E5 kenarı her zamanki gibi çok keyifsizdi ama yolun bu bölümü ilk defa geçtiğim bir yer olduğu için yine de merak uyandırıyordu. Eas merakımı cezbeden kısım ise Gümüşova sonrası  Melen Çayı ile buluşacağım yerlerdi. Cumayeri’nde yemek molası verdikten sonra suları yenileyip yola devam ettim. Melen’le ilk buluşmamız da kısa süre sonra oldu. Beraber bir selfie çekildik ve yola devam ettim. Dokuzdeğirmen köyüne kadarki kısımda, çay kenarında, rafting merkezleri bulunuyordu. Daha önce Dalaman Çayı ve Köprülü Kanyon’da yaptığımız rafting turlarını anımsadım. Uzun zamandır da köpüklü sularla buluşmamıştık. “Bir sonraki sefere de buralara gelelim. ” diyerek yola devam ettim.  Çizdiğim rotaya göre Dokuzdeğirmen’den sonra yokuşlar başlıyordu. Çok uzun olmasa da zaman zaman dikleşen noktaları vardı. Arada manzara noktalarında fotoğraf çekmek için duruyordum. Yokuşun inişinde ana yoldan ayrılarak Garmin’in bana gösterdiği yoldan Esmahanım Köyüne ulaştım. Yol çok keyifli olsa da dereboyu ilerlerken kenarda çökmelerin olması aslında benim içi bir uyarıydı. :) Sevgili Garmin beni yine bilinmez bir yola getirmişti. Bu noktada dere geçilecekti ama herhangi bir köprü yoktu. Traktörlerin teker izi oluşturduğunu ve suyun içinde geçildiğini fark ettim. Kenarda iri taşların birbirine yakın dizildiği bir nokta olduğunu farkedince ayakkabımı çıkarmadan o taşların üzerinden geçebileceğimi düşündüm. Bisikletin lastikleri suyun içinde, ben taşların üzerinde sekerek, ıslanmadan karşıya geçtim. Yol topraktı ve zaman zaman kumlu kısımları vardı. Düz bir yerde normal bir hızda ilerlerken ön lastik kum birikmiş bir yere takıldı ve ben ummadığım bir şekilde sol yanıma düştüm. Yine her düşmede yaşadığım gibi sol dirseğimin ve dizimin üstüne… Ama Allah’tan bu sefer taş ya da asfalt olmayan bir yerdi. Kanamaya başladı. Toparlanıp mataramdaki suyla o kısmı yıkadım ve yola devam ettim. Bir köy bakkalından yara bandı alıp üst üste yapıştırdım. Olmayacak bir yerde olmayacak bir şekilde düşmüştüm. Kendime kızsam da olan olmuştu. Başka bir sorun da olmayınca yola aynı tempoda devam etmemem için bir sebep yoktu. Uğurlu Köyü’ne geldiğimde Garmin’in yönlendirdiği sokağa girdim. Bu sefer Melen’in soluna geçecektim ama karşıya geçmek için gereken önemli bir şey eksikti : Köprü. :) Köprünün olması gereken yerde,  köprüden eser yoktu. Şaşırıp bir süre çevreye bakındım. Sonra da kös kös o yoldan geri döndüm. Traktör süren bir gence selam verip köprüyü sordum. “Abi selde uçtu o köprü. Hâlâ da yapılmadı.” dedi. Vizontele filmindeki “Baba akü yok.” repliğinde olduğu gibiydi durum. “Baba köprü yok! Köprü olsa karşıya geçebileceğim ama köprü olmadığı için karşıya geçemiyorum.”  :) Olmayan köprü bana ekstra 4 km. ve biraz yokuşa mal oldu.  Kozluk Köyü’nün içindeki köprüden geçmiştim karşıya. Bu sefer köprüyü bulmuştum. :)  Melen’le veda fotoğraflarımızı çekip Caferiye köyü üzerinden Karadeniz kıyısına ulaştım. Düz yolda Kocaali’den Karasu’ya kadar pedal çevirdim. Bu yolu daha önce ters yönde (İstanbul-Samsun bisiklet turu ) geçmiştim. Sabah vedalaştığımız Sakarya ile tam da Karadeniz’e döküldüğü yerde tekrar buluştuk. Daha önce Sakarya’dan Acarlar Longozu’na giderken ana yoldan gelmiştik buralara. Bu sefer dönüşü Sakarya’nın karşı yakasından yapıyordum.  Yolun ortasında gördüğüm kirpiyi araçları uyararak karşıya geçirip insanlık görevimi yaptıktan sonra Hürriyet ve Konacık köyleri üzerinden Tepetarla’ya ulaşıp tekrar ana yola çıktım ve Adapazarı’nın merkezine döndüm. Sabah arabayı bıraktığımı otoparka ulaşmakta oldukça zorlandım. Hem Garmin’e işaretlemediğimden hem de yoğun akşam trafiğinde yerini bulmak oldukça zor oldu. Giant’ı arabaya yükleyip İstanbul’a doğru yola çıktım.

 

177 Km.lik uzun ve güzel bir antrenman günü geçirmiştim.

 

Mesafe : 177,38 km

Süre : 9:51:45 Saat

Ortalama Hız : 18,0 km/sa

Toplam yükselme : 1.135 m